Eşcinsellik Propogandası ve Aile |
![]() |
![]() |
![]() |
Eşcinselliği ilahi bütün dinler yasaklamıştır. İncil’deki Sodom ve Gomore, Kuran’da belirtildiği üzere Lut Kavmi, bu sapkınlık nedeniyle cezalandırılmıştır.Kuran-ı Kerim’de Araf Suresi 84. Ayet’te bu ceza ‘Onların üstüne bir azap yağmuru yağdırdık.Bak, suçluların akıbeti nasıl oldu.’ olarak anlatılmıştır.Enbiya Suresi 74. Ayet’te ise ‘Lût'a da hükümranlık ve ilim verdik. Onu, pislikler üretip duran bir kentten kurtardık. O kent halkı yoldan çıkmış kötü bir kavimdi. ‘ denilerek, bu tür yaşam tarzını kabuledenlerin yoldan çıkmış insanlar olduğu beliirtilmektedir. Lut Kavmi’nden sonra eşcinsellik ve cinsel sapkınlıklardan ötürü cezalandırılan bir başka toplum da İtalya’daki Pompei kentinde yaşayanlardır. Eşcinsellik ve zinanın merkezi konuma gelmiş olan Pompei Kenti’nde insanlar, yanardağın patlaması ile taş kesilmişlerdir.Bu olay Hud Suresi 102. Ayet’te şöyle anlatılır ‘Onlar, zulüm işlemektelerken, ülkeleri (veya nesilleri) yakaladığı zaman... Rabbinin yakalaması işte böyledir. Gerçekten O'nun yakalaması pek acı, pek şiddetlidir. ’ Din açısından yasaklandığı açıkça bilinen bu yaşam biçimini kabuletmiş Hıristiyan din görevlilerinin olması oldukça dikkat çekicidir. Eşcinsellik ve cinsel sapıklıklar; genel olarak Türk Milleti tarafından tarihin her döneminde kabul görmemiş ve dışlanmış kavramlardır. Öyle ki bu olguları ifade eden kavramların terimleri genelde başka dillerden dilimize geçmiştir. Bilimsel bir gerçekliktir ki, bir dil kendi toplumunda olmayan bir sözü genelde diğer bir dilden ithal eder. Gey,ibne,lezbiyen,fuhuş,zina,fahişe, kahpe,sübyan,kerhane.... gibi bu sapkınlıkları anlatan sözcükler yabancı kökenlidir. Tunç,demir,altın,gümüş,kaşık,kılıç,bıçak çatal,bardak,... gibi uygarlığın kanıtı olan kavramların öztürkçe karşılığı varken, sapkın kavramları anlatan terimlerin dilimize başka dillerden alınması, Türk uygarlığına bu kavramların daha sonradan girdiğini gösterir. Bu kaçınılmaz ama olumsuz bir etkileşimin sonucudur. Türk tarihi boyunca,ahlaksal değerlerin üzerine kurulmuş töre,toplum yapısını belirleyici unsur olmuştur. Öntürkler’de zinaya çok az rastlanırmış,zina yapan kimseler atarabasında sürülerek cezalandırılırmış.Tek eşlilik ve aile kavramı önde gelirmiş. Türkiye’de 1990’lara kadar aile kavramı hatta mahalle ve köy kavramına çok sahip çıkılırdı. Mahallenin namusu, köyün tüm kız çocuklarını kendi bacıları gibi gören delikanlılar oldukça yaygındı. Bu kavramlar 1980 darbesi ve Özalcı Batılılaşma süreci sonrası yara almıştır. Aile ve toplum değerlerini gözeden ve koruyan bu yaşama bakış, Türk Milleti’nin binlerce yıldır varlığını sürdürebilmesindeki ana etkenlerden biri olmuştur.Çünkü aileyi ve akrabalığı koruyan milletler ayakta kalırlar. Bu kadar eşcinsellik propogandasının yapılmasındaki asıl sebep,şüphesiz ki aileyi yıkmaktır. Aile yıkıldığı zaman bireyler; daha kolay yönetilebilir,daha çabuk köleleştirilirler.Akrabalık bağları ve ahlaki değerleri güçlü olan milletlerin dış ve iç tehditlere karşı direncini kırmanın zor olduğunu bilen küresel odaklar, ülkeleri gerek iktisadi gerekse somut olarak işgaledebilmek için aileyi yoketmeyi amaçlarlar. Boşanma,eşcinsellik,anaya ataya dikbaşlılık, bu küresel güçlerin yayın kurumları tarafından özendirilir hatta çağdaşlıkmış gibi sunulur. Özellikle Amerikan yapımı dizilerde, tanıtımlarda(reklam), sabah izlencelerinde,filimlerde eşcinsellik, aykırılıklar düzenli olarak sunulmaktadır. Bu Amerikan yayınları, Avrupa kanallarında, kısmen de Türk kanallarında yayınlanmaktadır. Batı Avrupa ülkelerinde çekilen yayınlar da genelde bu yöndedir. Bu yayınlar ve hukuk destekli tasarılar sayesinde Batı toplumlarında evlilik oranı düşmüş, gayrı meşru çocuk sayısı artmış, eşcinsellik yaygınlaşmıştır. Izlanda Başbakanı Johanna Sigurdardottir sevici(lezbiyen), Belçika Başbakan eski Yardımıcısı Elio di Rupo,Almanya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle eşcinseldir,İngiltere Maliye eski Bakanı Michael Portillo,Fıransa'da Paris Belediye Başkanı Bertrand Delanoe gibi birçok Avrupalı siyasetçi eşcinseldir.2004 yılında İsveçli başrahip Åke Green, eşcinselliğin İncil’e göre haram olduğunu vaazında belirttiği için hapis cezasına çarptırılmıştır.İsveç’te okullarda, eşcinselliğin yanlış olduğunu belirten öğretmenler işten atılırken; öğrencilere,bu yaşam tarzının denenmeden yargılanamayağı yönünde telkinlerde bulunulmaktadır. Almanya, eşcinsellik karşıtı vaaz verdiği gerekçesi ile Bilal Philips adındaki bir imamı sınır dışı etmiştir.Birçok Batı ülkesinde eşcinsellere karşı uygulanan şiddete verilen ceza,sıradan insanlara uygulanan şiddete karşı verilen cezadan daha fazladır.Hükümetin rotasını doğrulttuğu Avrupa Birliği ülkelerinde durum budur. Batı oligarşileri,ülkelerindeki egemenlikleri korumak için aileyi yıkmak istemelerinin bir başka sebebi de ailenin iktisadi güç oluşturmasıdır. Bireyler tek olarak müşteri olurken, aile birliği ile hareket ettiklerinde işveren konumuna yükselmektedir. Bu nedenledir ki Avrupa ülkelerine göçeden Türkler ikinci kuşakta işveren konumuna yükselmiştir.
Türkiye’de durum nedir? Günümüz Türkiye’sinde eşcinsellik ve aile karşıtlığı,Batı kadar yaygın olmasa da eşcinsellik propogandası;bazı basın yayın kurumları tarafından ağırdan ağırdan sunulmaktadır. Nonoş tipler öne çıkarılmakta, güncelerde(gazete) eşcinsellikle ilgili haberler sıkça yapılmaktadır. Bu hastalığın Türk toplumunda yayılmaması için bilinçli vatandaşlara ve Türkçülere büyük görev düşmektedir. Neler yapılabilir? 1 Türkçüler birgün iktidarda yer alırsa, devlet eliyle mücadele edebilir. 2 Bu görüşlere karşı olan siyasi fırkalar desteklenebilir. 3 Eşcinselliğe özendirici ve aile kavramını zedeleyici türden yayın yapan izlenceler, RTÜK’e şikayet edilebilir. 4 Yayın kuruluşlarının öncelikli kaygısı okuyucu ve izleyici kaybetmemek olduğu için yasal çerçeve içerisinde, bu kuruluşlara tepki gösterilebilir. 5 Dernekler kurulabilir ya da var olan derneklere destek verilebilir.
Türk Milleti için yakın zamandaki en büyük tehlike Batılılaşmadır. Muasır Medeniyetler (çağdaş uygarlıklar) üzerine çıkma hedefi; batılılaşma değil, çağdaşlaşmadır. Toplumsal çağdaşlaşmanın bir yolu da aileyi korumakla,akrabalıkları güçlendirmekle, sapkınlıklardan arınmakla sağlanır. 9.8.2011 Tanrıkut
|
< Önceki | Sonraki > |
---|