Cumartesi günleri; emperyalizm, kurduğu ve büyüttüğü iki terör örgütü FETÖ ve PKK ile Türkiye’ye karşı en alçak eylemlerini gerçekleştirmiştir.Darbe ile ülke idaresini ele geçiremeyen küresel emperyalistler; bu sefer, ekonomik saldırı ve terör yöntemini seçmiştir. İç savaş çıkarma denemeleri ve halka terör üzerinden korku salmak suretiyle, Türkiye’yi bazı siyasi dayatmaları kabul ettirmeye zorlamaktadırlar. Nedir bu siyasi dayatmalar?
Atatürk Cumhuriyeti’nin tasfiyesi anlamına gelecek bu dayatmalardan ilk akla gelenler şöyle sıralanabilir.
1 Türkiye’yi Kuzey Irak’tan başlayıp Kuzey Suriye üzerinden Hatay’a açılacak olan PKK koridoruna razı etmek.
2 Türkiye’de yerel özerklik koşullarının kabul edilmesini sağlamak ve böylece özerk bir Kürt devleti’nin kurulmasını resmileştirmek.
3 Fırat ve Dicle suyunu uluslararası kuruluşlara teslim etmek.
4 Kıbrıs’taki haklarımızdan vaz geçmemiz ve K.K.T.C.’nin tasfiyesi. Kıbrıs’ta Türklerin azınlık haline sokulması.
5 Boğazların uluslararası bir yapıya devrilmesi.
6 Fener Rum Patrikhanesi’ne ekümenlik ünvanı verilmesi.
7 Sözde soykırımın kabul edilmesi ve sonucunda tanıma, tazminat, toprak olarak sıralanan 3T koşulunun gerçekleştirilmesi.
8 Anayasa’dan Türklüğün çıkarılması.
9 Yunanların son 10 yılda el koyduğu Türk adaları konusunda mevcut durumun onaylanması.
Yukarda sayılan dayatmaların gerçekleşebilmesi için izledikleri yöntemler şöyle sıralanabilir.
1 Askeri ve siyasi darbeler yapmak. FETÖ, askeri ve siyasi darbelerde kullanılmak üzere devlet içinde konuçlandırılmıştır.
2 Terör ile toplumda kargaşa yaratmak. PKK ve İŞİD, bu görevi üstlenmiştir.
3 İktisadi buhran çıkarmak. Para operasyonları ve FED gibi kredi değerlendirme şirketleri üzerinden Türkiye’nin notunun düşürülmesi.
4 Uluslararası düzlemde kamuoyu oluşturmak. Batı merkezli ülkelerdeki yayınlarda ve haberlerde, Erdoğan diktatör olarak gösterilmeye başlanmıştır. Saddam, Hitler ve Kaddafi ile adı birlikte anılmakta, böylece Türkiye’ye karşı yapılacak herhangi bir harekete karşı kamuoyu desteği oluşturulmaktadır.
5 Ülke içinde mezhep, siyasi görüş ve etnik köken üzerinden kutuplaşma sağlamak.
6 Sözde soykırım için baskı oluşturmak. Bu kapsamda Avrupa Meclislerinde sözde soykırımı tanıyan kararlar çıkarılmıştır.
7 Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin Akdeniz’de İsrail ile birlikte doğal gaz araması ile perçinlenen ortak iktisadi çıkarlar oluşturulması.
8 Avrupa ülkelerinde Türkiye’nin hakkını savunan Türk derneklerinin baskı altına alınması, bu sayede Türk lobisinin etkisizleştirilmesi.
İçinde bulunduğumuz bu vahim durum, kısa süreli çözüm önerileri ile içinden çıkılabilecek bir aşamayı çoktan geçmiştir. Yine de bazı acil önlemlerin alınması gerekmektedir.
Nacizane şu önlemleri gerekli görmekteyim.
1 Ülkenin partilere değil milli birliğe ihtiyacı vardır. Siyasi düşünce farklılıkları ve parti ayrılıkları bir yana itilmelidir, milli birlik halinde olunmalıdır. Milli dayanışma tavrını, Dünya’ya göstermek için Milli Mütabakat Hükümeti kurulmalıdır.
2 Türkiye’nin bekasını ilgilendiren tehditler konusunda halk sürekli olarak bilinçlendirilmelidir.
3 Dini önderlerin toplumdaki etkisi tartışılmaz, bu soyut etki somut eyleme dökülmelidir. İlahiyat profösörleri, müftüler, Alevi dedeleri gibi halkın itibar ettiği kişilerin milli birlik adına çalışması sağlanmalıdır.
4 Etnik ve mezhep temelli ayrışmaları körükleyen kimselerin etkinliklerine fırsat verilmemelidir.
5 Vatandaşlar, terör ve benzeri eylemlerin önlenmesi noktasında güvenlik güçlerine yardımcı olmalıdır.
6 FETÖ’nün yıllarca sızmış olduğu güvenlik kurumlarının istihbarat ağı zayıflamıştır. İstihbarat yöntemleri değiştirilmeli ve geliştirilmelidir.
7 İç cepheyi zayıflatacak girişimlerden kaçınılmalıdır.Bu bağlamda halkı daha da bölmekte olan başkanlık gibi konular rafa kaldırılmalıdır.
8 İktisadi dayatmalara karşı yeni iktisadi oluşumlara acilen yönelmek gerekmektedir. Şangay Beşlisi, Arap ülkeleri ve Türk Dünyası ile acil siyasi, askeri ve iktisadi antlaşmalar imzalanmalıdır.
9 Irak, Afganistan ve Libya’dan ders alınmalıdır. Erdoğan’a karşı düşmanla ittifak kurmak eğiliminde olanların etkinliklerine olanak tanınmamalıdır. Unutulmamalıdır ki Erdoğan bizlerin rakibidir ama düşmanı değildir. Rakibine karşı düşmanla işbirliği yapan halkların durumu ortadadır.
10 Üretim ekonomosine geçilmelidir ve bilgi ağırlıklı eğitimle çocuklar şimdiden geleceğe hazırlanmalıdır.
Atatürk’ün 10. Yıl Nutkunda söylediği şu sözler bizlere rehber olmalıdır.
”Türk milletinin, karakteri yüksektir; Türk milleti çalışkandır; Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti, millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.” Yani millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmek büyük bir erdemdir ve bu ruhu sağlayacak her türlü fedakarlığı göstermek zamanıdır.
18.12.2016
Kürşat Yılmaz