Gladyocu İftirası |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() Vatanseverliğinden , milliyetçiliğinden şüphe duymadığımız birçok şahsın hukuk kurallarının çiğnendiği ve rencide edilerek evlerinden toplanılması işgal günlerini hatırlatan bir tablodur. Türkiye’de milli devletin yıkılıp , kukla Kürdistan’a ve BOP’a yol açmak için yapılan bu harekatlarda kandırılmış vatan evlatlarının da kullanıldığını üzülerek görmekteyiz. Ermeni kökenli ve İslam içine nifak atan nurculuk ve diyalogculuk akımlarının öncüsü birine biad etmiş bu kişiler, acaba bulunduklarını konumu hiç düşünüyorlar mı? Bu yapılanları ‘ Türkiye bağırsaklarını temizliyor ‘ diye niteleyen aşağalık vatan hainleri acaba paşalarımızın %1’i kadar vatan ve millet sevgisine sahipler midir? Tabii ki hayır. İkinci cumhuriyetçiler, liboşlar , tarikatçılar , kürtçüler ve amerikancılar el ele vermiş Türkiye’nin ulusal bütünlüğüne direnen kimselerin boynuna iftira urganını geçirmiştir. Toplumdan gerekli desteği sağlamak içinse temiz toplum sağlamak için ya da gladyoya karşı yapılan bir harekatmış mantık dışı yaklaşımlarda bulunmaktadırlar. Bunun mantık dışılığını göstermek için önce gladyonun ne olduğunu anlamak gerekir. Gladyo’nun , NATO’ya bağlı ülkelerdeki NATO ya da Amerika karşıtı oluşumları dizginlemek için kurulmuş bir gizli örgütlenme olduğu bilinmektedir. Bu örgüt genel anlamda Amerikan siyasetini takip edenleri yükseltirken , karşıtlarını etkisizleştirmiştir. Erbakan’ın kenara yitilip AKP’nin oluşturulması , Türkeş’in MHP’sinin bölünmesi için BBP’nin çıkarılması hep bu bağlamda ele alınmalıdır. Tutuklananlara bakalım. Emekli Paşa Tuncer Kılınç MGK Genel Sekreteri iken Türkiye’nin NATO’dan ayrılıp İran ve Rusya ile yakınlaşmasını dile getirmişti. Yine emekli Paşalardan Harp Okulu Komutanı Kemal Yavuz , Amerika’nın Ortadoğu siyasetine özellikle de Barzani ve Kıbrıs açık dille karşı durmuş ve yapmış olduğu Gerçekler izlencesinde bu fikirlerini kamuoyu ile paylaşmıştır. Tutuklanan yazarlar , öğretim görevlileri, siyasetçiler örneğin Doğu Perinçek , Tuncay Özkan , Levent Temiz gibi bazı Ülkü Ocakları görevlileri açık şekilde Amerika’ya karşı hareket içindeydiler. ‘ Ne ABD ne AB , Tam Bağımsız Türkiye ‘ diye gösteriler düzenlemişler. AB’ye ve ABD’ye karşı Türk Birliğini ya da Avrasya Birliğini savunmuşlardır. Amerika karşıtlarının Gladyocu iftirası ile tutuklanması ne kadar gülünçtür. Bu harekatın savcısı olduğunu söyleyen Erdoğan’ın , bu harekata 5 Ekim’de Buş ile yapmış olduğu görüşmede karar aldığı Fehmi Koru tarafından beyan edilmişti. Buş’un Türkiye’deki Gladyocuları tasfiye etmek istemesi mantıklı mıdır? Yoksa gladyocu denilerek tam tersi mi yapılmaktadır ? Bir de bu tutuklamalara gizli veya açık destek verenlere bakalım. Amerika’da yaşayan Fethullah’a yakın basın ve onun devlet içindeki müritleri. Dış işleri bakanı iken devlet geleneklerine ve kurallarına aykırı olarak Amerika ile gizli mütebakat imzalayan Abdullah Gül. 2003’ten bu yana hayata geçirilen bu mütebakata göre , Ermenistan sınırının açılması ve hatta taviz verilmesi. Kürdistan’nın tanınması ve Türk ordusunun hareket alanının sınırlanması gibi gayrı milli birçok madde bulunmaktadır. Ermenilerden özür dilenmesi ihanetine Abdullah Gül’ün üstü kapalı destek vermesi , Ermenistan ziyareti , Talabani’nin Çankaya’da ağırlanması , Kürtçe TRT başka nasıl açıklanabilir? Peki bu harekatın savcısı olduğunu beyan etmiş olan Erdoğan’ın birçok konuşmasında Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanı olduğunu açıkça dile getirdiğini unutmayalım. BOP nedir? Amerika’nın 3. Dünya ülkelerin rejim ve sınırlarını kendi iktisadi sömürgeleştirme tasarıları çerçevesinde yeniden şekillendirilmesidir. Bu bağlamda Osetya’nın Gürcistan’a bağlanması , Ermenistan sınırlarının Karadeniz’e ulaştırılması , Kürt Yahudilerin Kerkük’e yerleştirilmesi ve Irak’ın Kürdistan , Şia ve Sünni bölgesi olarak üçe bölünmesi , Türkiye’nin bölünmesi , Filistin’de İsrail işgalinin devam etmesi , Türkiye , İran ve Suriye’nin rejimlerinin değişmesi verilebilecek bazı örneklerdir. Demek ki bu harekat Gladyo’nun tasfiyesi değil , Türkiye’nin karşı devrim atağı ya da Gladyo’nun kendi konumunu sağlamlaştırması olarak ele alınabilir. Biz ne Amerika ne de başka devlete karşı kadim düşmanlık ya da dostluk beslemekteyiz. Bizim için geçerli olan Türk milletinin milli menfaatleridir. İşbirlikçiler ve sömürgeciler şunu unutmamalıdır, onlar bu topraklarda konukturlar ve son sözü gene Türk milleti söyleyecektir. Savakcan 10.01.09 |
< Önceki | Sonraki > |
---|