Genç bakış'da Can dündar: Atatürk'ün yerel Kürt yönetimi ütopyası
Can dündar’ın Mustafa isimli filmi hakkında yazmıyorum.izlemedim ve sinemada olduğu sürece de izlemeyi düşünmüyorum çünkü Türk Milleti’ne ait bir değerden Türk Milleti’nin parası alınarak kar edilmesini kaldıramıyorum zaten asıl bahsetmek istediğim film değil bu filmi çeken Can Dündar ve onun kendi siyasi düşüncelerine alet ettiği Atatürk’ü.
Evet, Obama ABD'nin yeni başkanı. Bazı gazetelerinde yazdığı gibi Beyaz Saraya Siyah Başkan. Aslında kulağa hoş geliyor. Yıllardır Amerika kıtasında insan muamelesi görmeyen zenci halkın bu gün geldiği yere bakarsak çok hoş bir tablo. Beyazlarla aynı otobüse binemeyen, Ku Klux Klan çetelerinin acımasızca katlettiği atalarının yaşadıklarından sonra Zenci halk büyük bir başarı elde etti. Bu başarıyı elde etmelerinin nedeni ne olabilir acaba.
Cumhuriyet'in herkesçe bilinen tanımı; Halkın kendi kendini yönetmesidir fakat bu dar anlamdaki tanımı olarak kabul görülmektedir.Geniş anlamda ise Cumhuriyet; Devlet şeklini ifade eder. Bu açıdan baktığımızda Cumhuriyet'in, bir kişi ya da zümreye değil, toplumun tümüne ait olduğu modeli ortaya çıkar. Cumhuriyet tanımının en özgün şekli budur fakat Mustafa Kemâl'in kurduğu Türkiye Cumhuriyeti rejiminin, Dünya üzerindeki tüm Cumhuriyet ile yönetilen ülkelerden farkı mevcuttur. Bu farklılık, Türkiye Cumhuriyeti'nin kültürel değerleri ele alınarak, Türk insanına göre yorumlanarak kurulduğu ve geliştirildiği ortaya çıkar.
Gerek Avrupa basınında gerek Amerika basınında gerekse tarikatçı-liboş basında saflık ve demokrasi harekatı olarak sunulan Ergenekon , yeni adıyla Agarta harekatının amacı acaba gerçekten bu mudur? Kendi demokrasisi sorgulanan ve birçoğu kırallıkla yönetilen Avrupa ülkeleri , belirli bir zümre tarafından yönetilen ABD nasıl oluyor da Türkiye’de sözde demokratikleşme isteyebilirler. Bunun mantığı yoktur. Avrupa demokrasisinin Türkiye’ye bakış açısı ve tarafsızlığı , sözde Ermeni soykırımı redetmeyi ya da tartışmayı hapisle cezalandırmakla , PKK’lı teröristleri barındırmakla ispatlamıştır.
2003 yılında 57. Topçu Tugayında yapılan devir-teslim töreninde Ege Ordu Komutanı olarak yaptığı konuşmada., '..kendilerinde müstemleke müfettişi kerameti bilen yabancılar, Doğu tarikatları ve Batı kulüplerine bağımlı bölücüler ve gericiler her fırsatta ve her yerde Atatürk'e saldırırlar ' demiştir. Batı kulüplerine ve doğu tarikatlarına sözünü bu güne kadar görevi başında bulunan hiçbir Orgeneral ve Ordu Komutanı düzeyinde kimse edememiştir.
Hani Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, “Herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya davet ediyorum” diyor ya, İrfan Ülkü, meslek hayatı boyunca doğru yerde bulunanlardandı. Öyle ki, ruhunu teslim ederken bile görev başındaydı. Azerbaycan Başkanlık seçimleri dolayısıyla Bakü yakınlarında gözlemci statüsüyle bulunuyordu.
ABTTF BASIN BİLDİRİSİ: BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN NİHAİ AHİM ZAFERİ
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM,) İskeçe Türk Birliği'nin devam eden davasıyla ilgili son ve nihai kararını nihayet açıkladı.AİHM tarafından İskeçe Türk Birliği yetkililerine gönderilen 1 Ekim 2008 tarihli ve 26698/05 sayılı yazıda, Yunanistan'ın, AİHM'nin 27 Mart 2008 tarihli kararının Büyük Daire'de yeniden görüşülmesi talebinin kabul edilmediği belirtilmiş olup, Mahkeme tarafından, Batı Trakya Türk Azınlığı'nın haklılığı teyit edilmiştir.
4 Ekim 2008 tarihinde Şemdinli Bayraktepe karakoluna Irak sınırını geçen 200 kadar tedhişcinin saldırısı sonucu 15 şehit vermemizle hepimiz yasa boğulduk. Olayın üzüntüsü ve toplumun vicdanında açtığı yara büyük olduğu muhakkaktır. Cenazelerde gösterilen tepkilerden sonra saldırı birçok kimse tarafından yavaş yavaş unutulacaktır. Ateş düştüğü yeri yakar ve şehit yakınları bu acıyı ömürboyu taşıyacaktır. Bize düşen çocuklarının şehitliklerinin tesellisiyle yaşayacak bu vatandaşlarımızın bu acılı gününde yanlarında olmaktır.
Toplumcul olayların anlatılmasında ve açıklanmasında birbirine hem yakın, hem de uzak olan iki toplumbilim dizgesi (sosyoloji sistemi) vardır. Bunlar, tarihi maddecilik ve sosyal idealizm sistemleridir. Bu dizgeleriden birincisi Karl Marks tarafından, ikincisi Emile Durkheyim tarafından meydana atıldı.
Türkiye’de milli güçlere karşı yürütülen ruhbilimsel savaşın müdavimleri ve iftira üretme odakları gayri milli cephede ilginç ittifaklar kurmaktadırlar. Gerek dünya görüşü gerekse nihai hedef olarak taban tabana zıt olan bu iki kutubu , küresel sermaye Türkiye’deki millici direnişi kırmak ve emperyalizmin Türkiye’deki uzun vadeli tasarılarını teminat altına almak için birleştirmiştir.
Kimilerine göre Türklüğün sınırlarını anayasal sınırlar, kimilerine göre de ülke sınırları belirler. Bu gerçekten böyle midir? Türklüğün sınırlarını yasaların belirlemediğini Dünya’yı biraz bilen herkes tahmin edebilir. Herşeyden önce Türklük bilinç ve duygu meselesidir. İnsanların bilinci varoldukça ve milli duygulara sahip oldukça, Türklük sınır tanımadan yaşayacaktır.
Sömürgeci güçlerin kuklası olan karşı devrimci , Batı uşağı nurcular ve liboşlar tarafından halkın yüreğinde yaşattığı Mustafa Kemal sevgisini zedelemek için atılan iftiralardan biri de onun soyuna dil uzatmaktır. Türklüğü küllerinden doğuran Çankaya’nın bozkurdunun Yörük Türkmenleri’ne dayanan soyunu anlatan izgiyi kıvançla sunarız.
Kaşgar Türklerinden
Gençliğe Hitabe
Vurun Türkçe'ye
Yeniden Dirilişimiz
Hain bir pusu ve yüreklerine ateş düşen analar. PKK Bölücü terör örgütü, yeni bir katliama daha imza attı. Bu işin sonu ne olacak. PKK’ya terörist demeyenler Çankaya'da yemek yerken, Mehmetçik vatan dağlarında kuşun yiyerek ödüyor bunun bedelini.
Dil dediğimiz olgu aslında canlı bir varlıktır. Bu cümle, bildiğiniz üzere pek çok sefer tekrarlanmış olsa da, genel bakımdan yeterince kavradığımız bir anlatım olmamıştır henüz. Canlıdır ama nasıl? Mesela bir insan, bir bitki gibi mi? Evet, gerçekten öyle. O halde dil, bu halin bütün özelliklerini üzerinde taşıyor demektir.
Pek çok cemaat ve tarikatın tersine Nurcular, kitaplı bir topluluktur. Yazarı “Said-i Nursi” namı diğer Said-i Kürdi olan, Risale-i Nur adlı bir kitapları vardır.
Yazarı Neyse Kitap da Odur :
Risale-i Nur yazarı Kürt Sait, düzenli bir öğrenim görmemiş , çevresindeki yaşlılardan Kuran okumayı, biraz da Arapçayı öğrenmiş, daha sonra
Bediüzzaman Said-i Kürdi (Nursi)
“Teali-i Kürdistan Cemiyeti” üyeleri arasına katılmıştır. Özellikle de Derviş Vahdeti'nin çıkardığı “Volkan Dergisi”nde Kürdistan’ı savunan yazılar yayımlamıştır. Bu evrede Sultan 2. Abdülhamit'in döneminde gözaltına alınmış, bir süre “Toptaşı Tımarhanesi’nde” yatırılmıştır.
Küresel kıraliyetçi yönetimlerin bir çoğu, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in idam fetvasını veren Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’nin de olduğu gibi masondur.
Dostlar hatırlayalım, Erdoğan’ın dostu, gazeteci Fehmi Koru hem 28 Ocak günü Kanal 7 televizyonundaki konuşmasında hem de 1 Şubat günü Yeni Şafak’taki yazısında açıkça söylemişti: "Ergenekon Operasyonu 5 Kasım 2007 tarihli Bush-Tayyip görüşmesinde kararlaştırılmıştır”.
AB baskılarına tam bir teslimiyetle boyun eğen sözde İslamcıların ve işbirlikçilerin Cuma namazı hutbelerinde okunan Ali İmran Suresi 19. Ayetinin okunmamasını yönünde telkinleri olduğunu işitmekteyiz, bağımsızlığımıza böyle bir müdaheleyi de kabuledemeyiz. Ali İmran 19'ı gururla hatırlatmaktayız.
Ali İmran 19. Ayet şöyledir:
Doğrusu Allah katında din, İslam'dır. O kitap verilenlerin ayrılığa düşmesiise sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki ihtirastandır. Her kim de Allah'ın ayetlerini inkar ederse, şüphe yok ki Allah, hesabı çabuk görendir.
Surenin hepsini dinlemek için:
Lagendijk Ve Bryza'nın Akp Sevgisi
Akp’nin kapatılma süreci Türk siyasi tarihinde ibretlik bir sayfa daha açmıştır. İslamcı tabandan gelenlerin bazılarının nasıl Amerikan, Avrupa ve Yahudi sermayesi tarafından desteklendiğine birkez daha şahit olduk. Biz bu konuda uzun zamandır yazıp çiziyorduk fakat basın ve yerel idarelerdeki etkisi sayesinde Akp yeniden yüksek oranda oy alarak seçilmeyi başarmıştı.
Türk Toprakları Hedefindeki Somut Sonuç: Türkiye Büyük Millet Meclisine yabancılara satılan toprak ve mülk satışlarının iptâl edilmesi ve yasaklanması için mektup gönderilmişti. Mektuplar Anayasa Mahkemesine gönderilmese de, Anayasa Mahkemesi toprak ve mülk satışlarını durdurmuştur! (http://turkcutoplumcu.org/fikirmeydani/index.php?topic=315.msg6430#msg6430)
Uzun süreden sonra “Türk” kimliğini Reha Oğuz Türkkan’ın bu yıl çıkan kitabı “Biz Kimiz? Türklüğün Kimlik Şifresi” aracılığıyla tanıtmaya çalışacağım.
“1 resim 1000 söze bedeldir” Çin atasözünü rehber edinerek, konu ile ilgili resimlerle bezenmiş kitap 2007 yılının martında “Pozitif Yayınları” tarafından basıldı. Resimleri bulunan Serdar Ortaç, Ebru Gündeş, Naim Süleymanoğlu gibi ünlüler sayesinde magazinci Türk basınında da yer aldı.
‘ Türkiye’nin Aslantaş’tan alması gereken ders ‘ adlı yazımda, Türk Birliği’nin bir devletin bekasındaki öneminden bahsetmiş, bu birliği yitiren devletlerin tarih sahnesinden silindiğini açıklamıştım. Bu nedenledir ki, Türkiye’ye yönelik gelen en büyük iki yaptırımdan biri iktisadi yaptırımlar diğeri de dil ve kültür birliğini bozmaya yönelik yaptırımlardır. Ne yazık ki Atatürk’ün vefatından sonra; düşman, bu yaptırımlarda başarılı olmaktadır.
Türklerin Dünya üzerinde dağılımını gösteren bir harita. Bağımsız, özerk ve azınlık durumunda yaşayan Türklerin haritası, Türk Birliği’ne ve onun fikir atalarına karşı bu kadar iftiranın atılma nedenini çok iyi şekilde açıklıyor.Türk Dünyası haritası üzerine tıklayarak daha ayrıntılı şekilde görebilirsiniz.
Kaşgarlı Mahmud
Büyük düşünür ve şair Yusup Has Hacip şöyle diyor: “Âlimlerin ilmi, halkın yolunu aydınlatır, onları pek çok sev ve onlardan hürmetle bahset. Senin için lâzım olan onların ilmidir; onlar insanlara yol göstererek doğruluğa sevk eder. Onların ilmi, halk için bir meş’ale oldu; geceleyin meş’ale yanarsa, insanlar yolu şaşırmazlar.”Büyük adamlara saygı göstermek, bilginleri anmak ve eserlerini korumak, istinsah etmek, hikmetli sözlerini okumak ve üzerinde fikir yürütmek, adına türbe ve anıtkabir yapıp her zaman ziyaret etmek bu suretle yeni nesiller yetiştirmek Uygur Türklerinin geleneksel bir yaşam tarzıdır.
Başbuğ Mustafa Kemal,uygulamaya çalıştığı ve kısa zaman zarfına rağmen başarıyla uyguladığı Türk Irkının Egemenliğe sahip oluşu ve Türklük lehine bir şuurlu demokrasi.
Başbuğ’un iradesi dışında Halk partisinin polislerinin,memurlarının,hakimlerinin Türk Irkına 30ların ortalarından itibaren baskısı,Başbuğ’un eserlerini yıkma politikaları ve nihayetinde Başbuğ’un Türk Uçmağına varışı ismet’in azıtışı Kızıl ordunun yüklesişi ve 3 mayıs 1944!
Hemen hergün ülkemizde ve birçok ülke sinemalarında ve tvlerinde uydurma Amerikan kahramanlarının filimleri gösterilmektedir. Kimi zaman ruhbilimsel savaş ve Amerikan propogandası da içeren bu filimlere yönelik herhangi bir yaptırım yapılmamaktadır. Bu ülkelerde yetişen çocuklar kendi tarihi kahramanlarını bilmezken, anaparacı Dünya düzeninin sunduğu sanal kahramanlara hayranlık duygusu besleyerek büyümektedir.
MHP, 301 değişikliğine karşı hazırladığı etkinliğe başladı. "Kim 301'den rahatsız" konusunun işlendiği kampanyaya ilişkin broşürler parti teşkilatlarına gönderilirken, çektirilen 2 tanıtım filmi, yayınlanmaya başladı.
Etkinlik için www.kimrahatsiz.com diye bir ağeli devreye sokuldu. AKP'nin 301. maddeyi kaldırmak için harekete geçmesi üzerine www.kimrahatsiz.com adresinde 301. maddeden rahatsız olanlar deşifre edildi.
Türkiye'nin Aslantaş'tan Alması Gereken Ders
Sürekli olarak Anadolu topraklarının kültürel zenginliğinden bahsedildiğini duyarız. Kültürel zenginliğin oluşması tarihsel derinlikle doğru orantılıdır. Büyük Türk milleti, köklü tarihe sahip olması ve Anadolu topraklarının tarihi mirası ile iç içe yaşaması bakımından; tarihten bir çok ders çıkarma olanağına sahiptir. Bir ülkeyi yönetenler ; ülkenin yazgısını dış ülkelerden alınan öğütlerle tayin etmemelidir. Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk, ‘ Hangi uygarlık vardır ki ecnebilerin nasihatları ile büyüyebilsin. Tarih böyle hadise kayd etmemiştir ‘ sapmasını geniş tarih bilgisi ışığında yapmıştır. Gelecek kuşakların da tarihi konulardan yoksun yetişmemesi için de Türk Tarih Kurumu’nu kurmuştur. Herkez özellikle de Türkiye’yi yönetenler, önemli hadiselerde TTK’nun fikrini alması memleketin bekası için hayırlıdır.
Türkiye’de ki etnik farklılıkları körükleyip, başka dil konuşanların evlerde ve okullarda bu dili kullanmasını teşvik ederken, kendi ülkesindeki yabancı kökenlilerin önce okullarda Almanya dışında dil konuşmasını yasaklamış; şimdi de evlere kadar girmeye veevlerde Türkçe’yi yasaklamaya çalışmaktadır. En azından, bu yönde mahalle baskısının gelişmiş hali olan devlet baskısı oluşturmaktadır.