“Ne mutlu Türk’üm diyene” için “İlkellik” diyen
Abdullah Gül’ün hayali gerçekleşti! Mardin Valisi Ayvaz, Türkmen Dağı
yamacında yazılı olan Atatürk’ün özdeyişini sildi ve “Çok güzel oldu” dedi...
Türk askeri dağlara yazmıştı Mardin-Kızıltepe yolundaki Türkmen Dağı yamaçlarına Türk askerinin taşlarla
yazdığı “Ne mutlu Türk’üm diyene” özdeyişi kazındı. Yerine Türk Bayrağı’nın
ay-yıldız figürü çizildi. Mardin Valisi Turan Ayvaz “Geçmişteki izler yerine
herkesin ortak değeri olan ay-yıldız yaptık. Çok da güzel oldu” dedi.
Gül, 19 yıldır bu anı bekliyor MHP’nin TBMM’deki desteğiyle bugün Köşk’te oturan Abdullah Gül, 1993’te RP
Milletvekili iken, katıldığı istişare toplantısında kürsüye çıkarak şöyle
diyordu: Ne mutlu Türk’üm diyene lafını tutup her yere yaza yaza ve bunu
özellikle hiç olmayacak yerlere yaza yaza Türkiye aslında ilkel bir hale
dönmüştür...
Türk milliyetçiliğine karşı Gül’le aynı çizgide yürüyen ve şu sıralar İmralı canisi ile terör pazarlığı
yürüten Erdoğan da her fırsatta Türklüğe ve milliyetçilere karşı öfkesini
dışarı vurmaktan çekinmedi! AKP Grubu’nu Genel Merkez’de toplayan Erdoğan,
burada yaptığı konuşmada Türk milliyetçiliğine karşı olduğunu söylemişti.
AKP’nin “Türklük” alerjisi zirve yaptı! Mardin-Kızıltepe’deki Türkmen Dağı yamaçlarına Türk askerinin taşlarla
yazdığı “Ne mutlu Türk’üm diyene” lafı kazınıp, yerine Türk Bayrağı’nın
ay-yıldız figürü çizildi.
İktidar partisi AKP, “Türk” adını kışlalardan, okullardan, sokaklardan ve
dağlardan silmek için harekete geçti. Mardin-Kızıltepe Karayolu üzerindeki
Türkmen Dağı yamaçlarındaki “Ne mutlu Türk’üm diyene” yazısının silinmesi
tepkiyle karşılandı. Uygulamaya tepki gösteren emekli Tümgeneral Erdal Sipahi,
“İhtilalın izlerini silmek bahanesiyle Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in izleri silinmek
isteniyor. Kasıtlı olarak, ‘darbeyle mücadele’ kisvesi altında, Atatürk’ün
izlerini silmeye çalışıyorlar” dedi. Sipahi, şöyle konuştu:
“Rejim tehdit altında. Cumhuriyeti dar ve sıkı bir rejimle değiştirme gayreti
içerisindeler. Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünün kaldırılması için bir takım
görüşmeler yapılıyor. Burada iki yanlı bir oyun oynanıyor. Bir taraftan
milliyetçi söylemlerle sözde terörle mücadele izlenimi verilmeye çalışılıp,
vatandaş oyalanırken, diğer taraftan terörün arzu ettiği siyasi alana bilerek
olay kaydırılıyor. Terör örgütünün istediği alana kayan bir durum söz konusu.
Ülkenin bölünmez bütünlüğünün karşısında tavizler veriliyor. Cumhuriyet ve
bölünmez bütünlükle ilgili bir takım değişiklikler, dönüşümler yapılmak
istenirken, bir takım izlerin ortadan kaldırılması, bazı özelliklerin de kötü
gösterilmesi yoluyla halkın başka şeylerle oyalanması gerekiyor. Bunlar
senaryonun parçaları.”
“Türk”ü sevmiyorlar
Türkiye’nin AKP iktidarıyla dönüşümden geçtiğini vurgulayan emekli Tuğgeneral
Nejat Eslen, bu duruma “yeni Türkiye” dediklerini söyledi. Eslen, “Yeni Anayasa
çalışmalarına baktığımızda devletin yapısının değiştirilmeye çalışıldığı, çok
etnik kimlikli bir yapının getirilmesinin arzu edildiğini görüyoruz.
Anayasa’dan ’Türk’ ifadesinin çıkarılması için gayret var. Bu devletin adı,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Milli takımımız sahaya Türk Milli Takımı olarak
çıkıyor. Milli takımda Kürt futbolcu da var, takımın adı değişecek mi? Ordunun
adı Türk Ordusu. Bunlar değişmez şeyler ama birileri Türk kelimesini sevmiyor”
dedi.
İzleri siliyorlarmış
Mardin Valisi Turan Ayvaz, Türkmen Dağı yamaçlarına 1980 askeri darbesi sonrası
taşlarla yazılan “Ne mutlu Türk’üm diyene” yazısının kaldırıldığını, yerine
Türk Bayrağı’nın ay-yıldız figürü çizildiğini söyledi. Yazıyı, ihtilale ait her
şeyi silmek istedikleri için ortadan kaldırdıklarını ifade eden Vali Ayvaz, “Ay
yıldızın daha güzel olduğunu düşündüğümüz için bunu uygun gördük. Bu yazıların
1980’li yıllara ait olduğunu biliyoruz ve ihtilale ait her şeyi silmek
istiyoruz. Herkesin ortak değeri olan ay-yıldız yaptık. Çok da güzel oldu”
dedi.
“Yazı yerine zihniyetin değişmesi lazım” Mardin-Kızıltepe Karayolu üzerindeki 70. Mekanize Tugayı’nın arkasında
bulunan Türkmen Dağı yamacındaki Atatürk’ün Türk kimliğini yücelten “Ne mutlu
Türküm diyene” yazısının silinmesine Kızıltepe Kaymakamı Erkaya Yırık da destek
verdi. Yırık, “Askeri olarak bu şekilde bir politikanın ve tavrın belirlenmiş
olması ülkemiz açısından son derece memnuniyet verici. Şimdiki askeri çalışmalarla
geçmişte yapılan askeri çalışmalar arasında farklılıklar var. Bu farklılık onun
göstergesidir” dedi. Mardin Baro Başkanı Azat Yıldırım ise “Bu tür yazılar
yerine zihniyetin değişmesi lazım. Şekillere takılmanın bir anlamı yok. Ülkenin
daha çok demokrasi ve özgürlüklere ihtiyacı var. Bu tür kelimeler bölgede
insanları rahatsız ediyordu. Ama bence ’Ne mutlu Türküm diyene’ yerine keşke
’Ne mutlu insanım’ yazısı yazılsaydı” diye konuştu. “Düşünüyorum ama söyleyemiyorum” Abdullah Gül, 2008’de “Düşünüyorum ama söyleyemiyorum” dediklerini, 15 yıl
önce, 19 Aralık 1993’te, “Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri 3’üncü İstişare
Toplantısı”nda dillendirmişti. Gül, “Doğu’ya gittikçe ’Önce Vatan’ yazısını
batıya gittikçe göremezsiniz. Bu, tek parti devrinden kalan bir dünya sistemini
halka zorla kabul ettirmektir” demişti.
“Ne mutlu Türk’üm” sözü Gül’ü de rahatsız etmişti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, 1993’de Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm”
sözlerine karşı çıkmıştı. MHP’nin desteğiyle Köşk’e oturan Gül, 1993’te RP
milletvekili iken katıldığı “Türkiye’nin Milli Bütünlüğü ve Güvenliği” konulu
toplantıda, “Ne mutlu Türk’üm diyene lafını tutup her yere yaza yaza ve bunu
özellikle hiç olmayacak yerlere yaza yaza Türkiye aslında ilkel bir hale
dönmüştür. ’Bir Türk dünyaya bedel’lafı, Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit eder
anlama gelmiştir” demişti.
Büyükanıt’tan tepki
Gül’ün bu sözlerine dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, “Ne
mutlu Türk’üm diyene anlayışına karşı çıkan herkes, Türkiye Cumhuriyeti’nin
düşmanıdır” sözleriyle karşılık vermişti. Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinde MHP
kritik bir rol oynamıştı. 2007’de Gül’ün seçilebilmesi için Meclis’te en az 367
vekil bulunması gerekiyordu. CHP Meclis’i boykot etti, ancak MHP oylamaya
katıldı ve ret oyu vermesine rağmen 367 vekil Meclis’te olduğu için Gül,
cumhurbaşkanı seçildi.
Gül’le aynı çizgide yürüyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da, hafta başında
Ankara’da partisinin istişare toplantısında konuşurken “Türk milliyetçiliğine
karşıyım” sözleriyle gündeme damgasını vurmuştu. Türk milliyetçiliği fikrini
“etnik milliyetçilik” olarak tanımlama hatasına düşen Erdoğan, böylece gerçek
yüzünü bir kez daha göstermiş oluyordu.
AKP Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı da, 2009’da “PKK açılımının Anayasa
değişikliğiyle sonuçlanacağını” söylerken, “Vatandaşlık tanımı değiştirilecek.
Herkes kendi etnik kökenini ifade edebilecek. Yani vatandaşlıktaki Türklük
tanımı kalkacak. Yoksa demokratikleşmeyi yapamazsınız” demişti.
Bahçekapılı’nın çıkışı
Bahçekapılı, 2010’da da hükümetin “PKK açılımı” politikasının bir sonucu
Anayasa’nın değiştirileceğini belirterek, “Demokratikleşmek için Türklük
tanımının Anayasa’dan çıkması gerektiğini” dile getirmişti. Bahçakapılı, bunu
“Türklüğü bitireceğiz” başlığıyla okuyucularına duyuran YENİÇAĞ’ı da mahkemeye
vermiş, mahkeme Bahçekapılı’nın açtığı tekzip davasını, basının görevinin halkı
bilgilendirmek olduğuna vurgu yaparak reddetmişti.
Bu ne cüret?
Bu ne cesaret ? Bu ne ihanet Bizim yokuşu çıkarken sağa dönünüz, Büyük Postane arkasına, Aşir
Efendi Caddesi’ne. İşte hemen oracıkta,
bir han katı idare evi idi Turan’ın...
Bu gazetenin ilk sayısında ve ilk sayfasında
bir manzumem çıktı benim: Türk Ordusu!
Kim der ki, cephe cephe savaşa girmiş bir devletin Bakanlar Kurulu, her işi
bırakıp gencecik bir şairin bu yazısı ile uğraşacak?
Uğraşmış!...
Sadrazam Sait Halim Paşa, elindeki gazeteyi bir ihtilal
bayrağı gibi sallayarak bir kalkıp, bir oturmuş koltuğuna:
- Bu ne cüret?... Bu ne cesaret?... Bu ne ihanet?... Osmanlı
ordusuna, orduy-u şahaneye Türk Ordusu denir mi?... Söyleyin
ona, tashih etsin, itizar etsin, Osmanlı milletinden af dilesin!
Nazırlar, “Tashih ile, itizar ile büsbütün dikkat çekmeyelim,
unutulsun gitsin paşam” demişler...